Serkan Yetişmişoğlu

Serkan Yetişmişoğlu

serkanyetismisoglu@bursadabugun.com

Bu kafayla çok zor!

2019.01.29 09:25 - Son Güncellenme: 2019.01.29 09:25
A

Eskiden futbol topuna "meşin yuvarlak" denirdi.

Çünkü gerçekten meşinden yapılırdı 1970'li, 80'li yıllarda, yüz milyonları peşinden koşturan o büyülü top...

Ancak, son dönemde modern malzemelerden yapılmaya başlanan topun sesi bile artık eskisi gibi hoş gelmiyor kulaklara...

Son dönemde;

Forma aşkıyla,

Renk aşkıyla,

Arma aşkıyla oynayan "baba" oyuncular, eskilerin deyimiyle "harbici topçular" yok artık!..

Varsa da, çölde vaha misali azınlıkta!..

HANGİ YEŞİLİ SEVİYORLAR?

Son dönemde "endüstri oldu" denilen futbolda, medyanın şişirdiği "balon" yıldızlar, yeşili seviyor...

-Ama hangi yeşili?

Tabii ki üzerinde "dolar" işareti olan yeşili!..

Son yıllarda, arma aşkı; artık "bol sıfırlı kontrat aşkına" dönüştü!..

HORMONLU MU, HORMONSUZ MU?

Taraftarın kulübüne duyduğu aşktan başka, futbolda gerçek aşkı gören varsa beri gelsin!..

Spor spikeri Sabri Ugan'ın geçenlerde söylediği, "Kalbimizdeki futbol topu çoktan patladı" sözü, aslında o eski yıllardaki hormonsuz ve temiz futbolun ruhunu çok iyi özetliyor...

Hakikaten, o gerçek top çoktan patladı!..

SOKAK FUTBOLU KALDI MI?

Hani o;

Sokak aralarında, arsalarda 2 taştan kale yaparak, "aldım verdim, ben seni yendim" şeklinde adımlama yöntemiyle, takımların kurulmasıyla oynanan; 3 korner -1 penaltı gibi kendine has kuralları olan çocukluğumuzdaki sokak futbolu vardı ya!..

İşte o sokak futbolu artık yok!

Neden?

Çünkü, son yıllarda şehirlerde boş arsa, ara ki bulasın!..

Mesela;

Şehirlerde, son senelerde, "Mahalle arası sokak maçı" yapıldığını duydunuz mu hiç?

Yok canım neredeee!..

Halı saha denen, sunî çimlerde oynanan paralı maçları demiyorum.

SAMANLIKTA İĞNE ARAR GİBİ

Arsada, 2 taştan kurulan kalelere gol atmak için; toz toprak içinde, çalım üstüne çalım atan, adam eksiltmeyi öğrenen, tekniğini geliştiren genç yetenekler yetişiyor mu artık?

Samanlıkta iğne arar gibi, sokak sokak, köy köy ara ki, yeni cevherler bulasın!

ORGANİK Mİ, SANAL MI?

İşte bu noktada görünen o ki;

Sanal futbol, artık organik futbol için aşırı derecede tehdit unsuru oluşturmaya başladı.

Ülkemizde de kurulan "E-spor" ligleri, artık büyük spor salonlarında binlerce seyirci önünde, dijital olarak oynanıyor!

Hatta dünyaca ünlü dev markalar, E-spor takımı kuruyor veya iddialı kulüplere sponsor oluyor. 

AİLELER DIŞARI BIRAKIYOR MU?

Ayrıca çocuklarını sokağa bırakan kaç aile kaldı ki!?

Apartmanlarının bahçesinde oyun alanı (futbol sahası) olan kaç şanslı çocuk var ki?

Eve hapsolan çocukların ellerinde tabletler veya konsol oyunları, FIFA'da, PES'te sanal goller atıyorlar...

DİJİTAL KRAMPONLARLA MAÇ

C.Ronaldo ve Messi'nin başını çektiği dijital kramponları düğmelere basarak oynatıyorlar.

Sanal golleri atmanın yapay keyfini yaşıyorlar!

Sanki kendileri gol atmışcasına!..

Halbuki;

Yeşil HD zeminin (yüksek çözünürlüklü) tozunu alıp, pardon, pikselini mikselini ayarlayıp, sonra da düğmeye basarak, "goool" diye atıyorlar!..

Velhasıl kelam, yeni nesil; sahalarda oynamaktan daha çok, ekran/ tablet başında sanal maçlar yapıyor!..

GÖSTERMELİK YATIRIMLA OLMAZ!

Günümüzde, birkaç kulüp hariç; altyapıya doğru dürüst yatırım yapan kaç kulüp var ki?!

Çoğu kulüp, camiasına şirinlik olsun diye, gençlere göstermelik yatırım yapıyor.

Sonra da sürekli transfer yapmayı marifet zanneden bu kulüplerin, 2-3 bin lira maaş verdiği altyapı hocalarından kaliteli futbolcu yetiştirmesini istiyoruz/ bekliyoruz

Arada "kardelen çiçeği" misali karla kaplı zeminden fırlayıp, Enes Ünal, Cengiz Ünder,  Çağlar Söyüncü, M.Zeki Çelik, Ozan Kabak gibi yetenekler, zaten Avrupalı scoutlar tarafından 13-14 yaşından beri yakından takip edildiği için ipek böcekleri misali kozalarını delip, Avrupa'ya uçabiliyorlar.

Ancak, şu bir gerçek ki;

Türk futbolu, bu kafadaki "günü kurtarmaya yönelik" 1980'lerde kalmış demode yönetim modelleriyle, ne yazık ki, bir arpa boyu yol gidemez!..

Maalesef, istisnalar kaideyi bozmuyor!

Sonra da "80 milyonluk ülkeden neden kaliteli futbolcu çıkmıyor?" diye kendi kendimize söylenip duruyoruz!

Geçiniz efendim, geçiniz!..


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları